bu Ayvalık ne çirkin ne ruhsuz bir yer oldu!
75 yılından beri gidiyorum, geliyorum, tatil yapıyorum, evim var, duygusal bağım had safhada, babam orada yaşıyor, Ayvalık tipi yemeklerin hastasıyım, yani iyiden iyiye tarafım bu konuda. ama bu sefer, son bir kaç seferde olduğu gibi, yine içim sızladı. o güzelim memlekete yapılan binalara mı taksam, her köşebaşında-sokak arasında açılan kebapçılara mı yansam, ortalığın pisliğine mi şaşsam, insan kalitesinin düşmesine mi hırslansam, görüntü ve ses kirliliğinin tavan yapmasına mı hayıflansam, n’apsam?
hadi etrafın ve ahalinin pespayeliğine aldırmayayım, ama lokantalarında iyi yemek yenememesini n’apıcaz? Ayvalık gibi yemek geleneğinin şiddetle köklü olduğu bir yerde nasıl oluyor da bu kadar sıradan ve özensiz oluyor sunulan ve yenilen herşey? evet, kilit kelime bu, özensiz. ama zaten bu Türkiye’nin genel durumu değil mi? her yaptığımız yalapşap, hedefimiz kısa yoldan ünlü-paralı-güçlü olmak, emek yok, özen zaten yok. Ayvalık ve Cunda’da durum bunun yansıması. buralarda herhalde Ayvalık’ın yerlisi kalmadı, kalanlar da artık aldırmıyorlar sanırım. içim acıyor, ruhum sıkışıyor, mutsuzum.
mutsuz olmadığım, üstelik gittikçe daha iyi olan tek yer Nihal Hanım’la Ezgi’nin Ayna’sı. kurtarılmış bölge. Ayvalık’a gidiyorum, evimde oturuyorum, bir de Cunda’da Ayna’ya gidiyorum. ne yazık, di mi? sadece ev ve Ayna. bir de öğlen Şehir Kulübü. ama o da çok formda değil, orada da birşeyler değişiyor. şimdilik iyi olmaya devam eden tekşey pazarlardaki malzemenin kalitesi. hala zeytin, zeytinyağı iyi, mandıracılık yolunda gözüküyor, otlar fışkırmaya-toplanmaya-satılmaya ve yenilmeye devam ediyor, enginar-bakla süper. ama tüm arz talep dengeleri değişirken, bu malzemeyi üretenler de direnebilecek mi?
aslında Ayna’da yediklerimi yazacaktım, ama olmadı. bu sefer de böylesi olsun. ama Ayna iyi ki varsın. teşekkürler.
[…] By semsaD […]
[…] By semsaD […]
Hearty second to a week or a weekend on Cunda, quiet from the madness of anyplace, and also 1000% happiness with Nihal and Ezgi’s food in Aynali Cafe, last there early Dec. 2012, and soup and borek and good bread, (were there pickles?) against the downpour outside, and some uncertain electricity, Wonderful! All white casual interior, all local ceramist white thinnest porcelain in wonderfully usable shapes….your friend, what is her name!!!?
The Ayna…..tallest curtaining, on the corner, midst of everything, ‘but a world away too.’
With my brother I excused myself twice to get across street and, by gas light, bought lovely old local scarves with painstaking karanfil edging, the flowered cloth strong enough to use for a quiet tea party !
We will be there early Dec. 2013 again, meet you in Aynali!
staying in Bay Nihat, shopping in town in ‘dunya guzelim’s ceramic studio,’ okay that’s her name?
Sevgili Şemsa hanım, 20 yıldır her sene gitmeye çalışırız Cunda / Ayvalık’a genellikle Ortunç’da kalırız ve akşamları Cunda’da balık yeriz daha doğrusu yerdik :( uzunca bir süredir Cunda geceleri keyif olmaktan çıktı, çok kalabalık, çok pis, pahalı ve gerçekten özensiz. Balık yemek için Ayvalık’ın içinde “Deniz Kestanesi”ne gidiyoruz hem sakin hem de leziz. Manzarası da muhteşem. Mutlaka biliyorsunuzdur, Kamil Bey’in lokantası, galiba eskiden Şehir kulübünü işletiyormuş. Sevgiler
Şemsacım, diline sağlık, hepimizin kendi aramızda vır vır ettiğimiz şikayetleri ne de güzel kağıda daha doğrusu ekrana dökmüşsün. Acaba Ayvalık’taki yetkililerin kulağına gidiyor mu bu yakınmalar? Hiç sanmam, onlar kendilerinden süper memnunlar. Projeleri bile varmış yeni dönem için, artık düşün kimbilir daha neler olacak.
bulunduğumuz yerden memleketi tahlil edebiliyoruz, derdi bir arkadaşımız ve ben de ona katılırım. mesela sizin de blogunuzla kantin aynı değil, yazıda kullandığınız malzemeler kantin de yok. ya da beklediğiniz servis elemanı ve kalitesi; kantin de de sos istemeden soslu gelmiş tatlıyı biri değiştirelim diyor, öteki bir daha soruyor, mutfakla anlaşmazlık var. tuz konusuna daha önce değindiğimden hiç girmeyeyim.
kantin-ayvalık-cunda fark etmiyor,
size bir konuda katiliyorum Handan Hanim… insan bulunduğu yerden memleketi gerçekten tahlil edebiliyor… bizim insanimiz kendini her konuda fikir ve bilgi sahibi zanneder… o yüzden olur olmaz bir güzel eleştiri yapar… kendisini bulunmaz hint kumasi sanir… aslinda kendisi olsa neleeeeer, neler yapar… ama yapmasina gerek yoktur… ahkam kesmek daha zevklidir.
semsa hanim, kendisi de belirttiği gibi, ayvalik hakkında ahkam kesmek için
gerekli ve yeterli bilgi ve tecrübeye sahip bir kişi tum Turkiye’nin malumu…
siz de eminim, Kantin’i eleştirmek için yeterli ve gerekli olan ” bilgi ” ve ” tecrübe” ye sahipsiniz… merak ettim ? lokantaniz nerede ? cok isterim bir gun gelmek… Ascisi sizsiniz değil mi ?
benim de yemek yerim var. 25 yildir yemek isi yapıyorum. Ama ben Semsa Hanim gibi asci değilim. Sadece iyi ascim var. O yüzden ben Semsa Hanim’in Kantin’ini eleştirme, beğenmeme bilgi ve tecrübesine sahip değilim. Ben ona
sadece imreniyorum… Sizin lokantaniz demek ki onunkinden de iyi. Cok isterim gelmeyi, keyfini cikarmayi… Cok ihtiyaç var Kantin’den daha da iyi yerlere yurdumuzda…
Sizi cani gönülden tebrik ederim.
Not: Bu arada ben Ayvalik’li sayilirim…Bilginiz olsun… Ayvalik’ta siz hangi
lokantalari beğeniyorsunuz. Ne olur paylasin. Ben bulamiyorum son yillarda gidecek yer…:( Engin Ayvalik tecrübenizi bizle paylasirsaniz memnun olacagiz tum lokal Ayvalikli’ lar…
semsa hanim,
“insan kalitesinin düşmesine mi hırslansam”,derken? kaliteli insan nasil oluyor?
beyaz türkler mi azalmis ayvalik’ta?
nereden almak istediğinizle ilgili sanırım bu soruyu soruş şekliniz. beyaz Türklükle ilgili hiç bir laf etmedim, etmem de. zira böyle sınıflamalara karşıyım. yaptığı işe özenmekten bahsediyorum. maalesef sadece Ayvalık’ta değil, İstanbul’da da gördüğüm bir durum. yaptığımızı layıkıyla değil, uydur kaydır yapmakla meşgulüz ve değer yargılarımız da bu yönde erozyona uğramış vaziyette. satın alan buna razı, başkasını talep etmiyor, iyisinin peşinde değil. üreten kolaya kaçmaya yatkın ve malını nasılsa satıyor, niye uğraşsın. işte bence kalite düşmesi de bu. yoksa sizin kast ettiğimi düşündüğünüz, sınıf, eğitim, zenginlik, lüks falan değil.
Şemsa Hanım yazdığınız her cümleye tamamen katılıyorum, Ayvalık’ta evimiz var çocukluğumdan beri gider geliriz, Edremit’i dönünce burnumuza gelen zeytinyağı fabrikalarının kokusu beni çocukluğuma götürür, maalesef son yıllarda Ayvalık çok değişti her yer betonlaştı eskiden eve giderken arabanın bir lastiği denizin içinden giderdik, zeytinlikler kesilip site yapılıyor, kanalizasyonlar denize veriliyor eskiyi korumak şöyle dursun berbat etmek için herşeyi yapıyoruz inanırmısınız kaç senedir Cunda’ya gece gitmiyoruz son gittiğimizde kalabalıktan yürüyememiş yemek yiyecek doğru dürüst yer bulamamıştık genelde sabah çok erken Taş Kahveye gidip otururuz ve etrafın pisliğine bakıp üzülürüz.
Gecen Eylül de Midilliye giderken 1 gece kaldik Cundada, böylece Ayvalik’ta da vakit gecirdik. Ayvaligi ve Cundayi ilk görüsüm oldu. Dogrusu Yurt disinda yasayan birisi icin Istanbul’a XXX defa tercih ederim Ayvalik ve Cundayi. Evet biraz dökülüyor Ayvalikin ici, elestiricek cok sey var. Bence insanlar Istanbuldan daha iyi…Cunda zaten daha düzgün bir yer….Güvenligin bir sorun oldugunu düsünmüyorum….sadece Cevre düzenlemesi, temizlik…falan filan….ama ona bakilirsa bu isler Sehirlere göre cok da fark etmiyor….bir Ülkeyi $ok götürüyorsa her sehrinde parallel olarak oluyor bu is. Belki Eylül ayi oldugu icindir….bilemiyorum….ama Yunanlilar daha iyi bakiyorlar sehirlerine o kesin….birde bu isler Kültür, egitim isleri…..En kiymetli tarim arazileri yagmalanip AVM yapilir…..Kaz daglarinda Siyanür kullanilir…..bu liste saymakla bitmez. Napcan isde…..Egitim Egitim Egitim…..Buna da sükür mü desek acaba :(
Eğitimde yapılan değişiklikler toplumda etkisini yaklaşık 20-25 sene sonra gösterirmiş diye bir şey duymuştum. Ne kadar doğru. 80 sonrası itinayla oluşturulmak istenen nesil ortada. Haddinden fazla üzülüyorum. İnsanlar Midpoint gibi işletmelerde, gerçekten iyi yemek yediklerini düşünüyorlar. Seviye kayması diye bir şey varsa, işte bu onun güzel bir örneğidir.